Ezoterik bilgilerde bebeğin anne rahmine düştüğü ikinci haftada Tanrı’nın üç adet kristal gönderdiği ve ilahi enerjiyle böyle bağlantı sağlandığı yazılıyor. Biri başımıza, biri kalbimize biri de göbeğimize
İnsan da yaşamını üç farklı merkezini kullanarak sürdürür: Akıl, kalp ve güç.
Zihin sonsuz bir düşünce üretme merkezidir. Bu alan hayallerimiz arzularımızdır, aklımızdır. Ancak hayallerimiz her zaman istediğimiz şekilde gerçekleşmez. çünkü zihin dediğimiz merkez sadece üretir ve içinde duygu olmayan hayaller dönüp durur.
Kalp duygularımızın merkezidir, hissetmemizi sağlar ve duygular düşünceleri harekete geçirir. Hissettiğimizde bir şeylerin olması daha kolaydır, yaşamın derinliklerini daha kolay görür, şifrelerini daha kolay çözeriz.
Göbek bölgemiz ise varoluş merkezimizdir ve kendimizi gerçekleştirdiğimiz , bedenimizin bu dünyada var olduğunu anladığı yerdir. Harekete geçmemiz bu alanda gerçekleşir. Güç merkezimizdir. Duygularımızla harekete geçen düşüncelerimiz bu alanda hayata geçer.
Düşünmek, hissetmek ve var olmak, yaşamla uyumlanmamız için bu üç enerjiyi birbirine bağlayarak kullanmak çok önemli. Bunlardan biri eksik olduğunda isteklerimiz gerçekleşmez. Aslında tüm isteklerimiz bir ihtiyaçtan açığa çıkan bir dürtüyle başlar, sonra ne yapacağımızı düşünmeye başlarız ve eğer kendimizde bunu gerçekleştirmek için yeterli gücü bulursak düşünce tezahür eder. Hayallerimizi yaşamaya başlarız. Üçgeni tam olarak oluşturmak işin anahtarıdır.
Bunu nasıl yapacağız derseniz bir kaç küçük ipucu verebilirim.
Genellikle istediğimiz şeylerden çok istemediğimiz şeyleri düşünüp dururuz, bu sırada zihin sürekli olumsuz şeyler üretmeye devam eder ve ürettikçe olumsuzluk daha da büyür. Onun yerine kalbe odaklanarak “Ne istiyorum?” diye sormak, yani hissetmeye çalışmak en iyi çözümdür. Böylelikle düşüncelerimizi kalbe bağlarız. Kalp her zaman çözüm üretir. Eğer sorunun cevabı gelmiyorsa enerjinin yönünü çözüm yolunda değiştirebilmenin yolları da vardır. Örneğin: dans etmek, yürümek, şarkı söylemek, yoga, meditasyon, nefes gibi yaptığından farklı bir şeyler yapmak, özellikle hislerinizi geliştirecek dokunsal aktivitelerdi ki zihninizin rahatlamasına sağlarken, kalbinizdeki enerjinin harekete geçmesine, zihninizde dönüp duran enerjinin yön değiştirmesine ve ikisinin birbirlerine uyumlanmasına yardımcı olurlar.. Bir süre sonra artık otomatik olarak haberleşmeye, alışverişe başlarlar.
Bunu başardığınızda kalpten göbek bölgesine geçmek daha kolaydır, bağlantı kendiliğinden gerçekleşir. Çünkü ruh kalbin isteklerini gerçekleştirir. Tüm yaşamın, isteklerin turboya bağlanmış gibi hızlı ve kolayca olur.
Tek yapmanız gereken kalbinize dokunmak, günde birkaç kez dokunun ve kalbinizi hissetmeye çalışın ve sorun bakalım ne istiyormuş. Her zaman ilk gelen cevap doğrudur.
Kalbiniz tıpkı bir kapı gibi aklınızı ruhunuzla birleştirir, anahtarı da hissetmekten geçer.
Gökten üç kristal düştü. Mavisi başımıza, pembesi kalbimize, kırmızısı göbeğimize, kullanması da bizlere:))))
Sevgilerimle………..