Dünyamız bundan 4,5 milyar yıl önce tüm güneş sistemi ile birlikte bir nebulaydı. Toz ve gaz bulutuydu. Gök bilimciler tıpkı biyologlar gibi gezegenlerinde , insanlar gibi doğduğunu, yaşadığını ve öldüğünü söylüyorlar. Kainatta var olan her şeyin bir yaşam döngüsü var ve bu döngü birbirinden ayrı değil. Yukarda ne varsa aşağıda da aynısı var aynı sistemle mükemmel bir şekilde devam ediyor, sonsuza kadar da böyle devam edecek.
Bu döngü sadece organizma için değil her şey için geçerli. Buna duygular ve düşünceler de dahil.
Başlangıçta senin için her şey mümkündü, doğaldı, her şeyi yapabilirdin.
Sonrasında sana ideal insan olman gerektiği söylenmeye başladı. Seni yetiştiren insanlar kendi bildikleri ideal insan modelini öğretmeye başladıklarında sınırlanmaya başladın. İçinden bir ses dene yapabilirsin diyordu… ama dışardaki hayır yapamazsın diyordu….
Ve sen zamanla dışarda bir hayat olduğunu ve bu hayatın senden beklediklerini gerçekleştirmek üzere yaşamaya başladın.
Başarılı olmalıydın, iyilik yapmalıydın, güzel olmalıydın, fit olmalıydın, mutlu olmalıydın.
Hep kendini dışarda bir birimle hizalaman öğretildi. Ve böyle hissetmediğin yaşamadığın her an kendini suçladın. Bildiğin tarafta yaşamak için çaba sarf edip enerji harcadın. Çünkü burayı biliyordun, aydınlık yerindi.
Sen kendine hizalanmayı unutmuştun, özünü unutmuş, onu yok saymıştın.
Halbuki karanlıkta bıraktığın, ışığını açmayı unuttuğun özün orada seni bekliyor. Hiç bıkmadan usanmadan, orada tam merkezinde.
Orada görmezden geldiğin belki dikenlerin belki sevgi, şefkat , belki kendi gölge tarafına bakmak istemediğin öyle olmama, hissetmeme adına verdiğin çaba.
Belki çok öfkelisin ama sana huzurlu sakin olman söylenmiş öyle olmaya çalışıyorsun. Bu senin hayat sınavın denmiş, sınav gibi algılayıp yaşıyorsun.
Kabul etmiyor ya da kabulsüzlüğünü kanıtlamak için görmezden geliyorsun.
Özünle göz göze gelmekten korkuyor ve doğallığından uzak yaşıyorsun.
Karanlıktan korkuyorsundur.
Oysa insanın hazinesi, bilgisi doğallığındadır.
Tıpkı ateşi ısınmak ve yangın çıkarmak için kullanabileceğin gibi; Öfkeni dönüştürülecek bir enerji gibi kullanmaya başladığında doğalında özünle bir olup yaşarsın.
Kabuldür karanlıktan AYDINLIĞA YOLCULUK.
Yaşam bir öğretidir, sınav değil.
Yaşam bize karanlıkta ve aydınlıkta kendimizi tanıma ve keşif fırsatları sunar.
Sorun değil fırsat olarak gördüğünde kendini sayfa sayfa, kelime kelime okumaya başlarsın.
İnsanın tek amacı olmalı kendini okumak.
Her hücren bir bilgi hazinesi,
Her hücrende kainatın tüm bilgisi kayıtlı.
Sen de oradan kendi payına düşeni aç oku. Okumalar, öğrenmeler bitmez sadece kendin için değil, senden sonraki nesiller için insanlık için yap bunu.
Hatırla özündeki o sonsuz sınırsız potansiyeli ve sende açığa çıkanla bütünleş bir ol.
Karanlığın kaçacağın bastıracağın bir yer değil, coşkuyla koşacağın bir yer olsun.
Kabul ve teslimiyet tam da budur.
Şimdi karanlığa teslim olma vaktidir.
Her gördüğün ister olumlu, ister olumsuz özelliğin olsun
Ona açık gönüllülükle teslim ol, kabul ver. Hayatın sana. Gösterdiklerini gör,
fısıldadıklarına kulak ver.
Bütünüyle olumlu olamazsın, bütünüyle olumsuz de olamazsın. Yaşam her ikisini de kapsayandır. Bir ol. Bir olmanın yolu karanlığını bilmekten geçer.
Karanlığını bilmeden aydınlıkta yol alamazsın.
Kendini bilmeden başkasının karanlığını göremezsin.
Yunusun dediği gibi “ Çekil aradan ortaya çıksın yaradan”